Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu
MADDE 332- Kiracı, kiralananın tesliminden sonra iflas ederse kiraya veren, işleyecek kira bedelleri için güvence verilmesini isteyebilir. Taraflar, bu durumda, açık bir anlaşma olmaksızın kira ilişkisini sürdürürlerse, kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. MADDE 321- Kiracı, kiraya verenin yazılı rızasıyla kiralananda yenilik ve değişiklikler yapabilir. Kiracının kira bedelinin indirilmesine ve zararının giderilmesine ilişkin hakları saklıdır. MADDE 317- Kiracı, kiralananın olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlüdür. MADDE 308- Kiraya veren, kusuru olmadığını ispat etmedikçe, kiralananın ayıplı olmasından doğan zararları kiracıya ödemekle yükümlüdür. Kiralananın önemli olmayan ayıplarla tesliminde ise kiracı, kiralananda sonradan ortaya çıkan ayıplardan dolayı kiraya verenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere başvurabilir.
[109] Levent Tiftik, “Türk Askeri Ceza Hukukunda Emre İtaatsizlik Suçları”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniverpin-up pinup Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2004, s.181; Koçyiğit, s.64. TİFTİK, Levent, “Türk Askeri Ceza Hukukunda Emre İtaatsizlik Suçları”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk ÜniverPinUp giriş Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2004. KOÇYİĞİT, Ali, “Disiplin Mahkemeleri Kanununa Göre Askeri Disiplin Suçları ve Cezaları”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniverpin-up Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzincan , 2007. Taraf ve vekillerine incelettirilemeyecek nitelikteki bilgi ve belgeler; bulundukları yer itibarıyla taraf ve vekillerine açık olan diğer evraktan ayrılamaz nitelikte iseler, taraf ve vekillerine incelettirilecek suretleri, ilgili bölümleri idare tarafından karartılarak ayrıca gönderilir. Her üç maddenin ikinci fıkrasında belirtilen özel sınırlama sebeplerinden millî güvenlik kavramından hareketle yükümlü askerlerin özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı ve haberleşme hürriyeti alanlarını sınırlanabileceği düşünülebilir ise de, bu sınırlama hem geçici, hem de dolaylıdır. Norm çatışmasının niteliği açıklığa kavuşturulduktan sonra yeni bir sorun ortaya çıkmaktadır. Yasa – Sözleşme çatışması halinde hangi kurala üstünlük tanınacağı Anayasada açık bir şekilde düzenlendiği halde Anayasa-Sözleşme çatışması halinde hangi kurala üstünlük tanınacağı düzenlenmemiştir.Disiplin Kurullarının üye sayısı ise, kurulduğu Komutanlığa göre değişmektedir. Mesela Jandarma Genel Komutanlığı Disiplin Kurulu 6 kişiden, Sahil Güvenlik Komutanlığı Disiplin kurulu ise 4 üyeden oluşmaktadır. [250] Madde 187 – Bir cezalı ordudan ayrılırsa evvelce verilen disiplin cezasının infazı veya ikmali caiz değildir. Şu kadar ki cezanın ikmaline kadar ordudan terhisi sonraya bırakılabilir. Disiplin cezalarının denetim mercii olan AYİM’nin yapısı ve işleyişindeki aksaklıklar, 5982 sayılı Kanun hükümleri de göz önüne alınarak giderilmelidir. Bu kapsamda, öncelikle Başsavcılık düşüncelerinin taraflara tebliği sağlanmalıdır. Her ne kadar AİHM Hüsnü Yavuz/Türkiye kararında AYİM’de görevli subay üyelerin bağımsızlığını Sözleşmeye uygun bulmuş ise de, subay üyelerin görevleri sonunda tekrar TSK kadrolarında görev yapacakları dikkate alındığında bu durum davacılar üzerinde ciddi endişe kaynağı olmaktadır. Kanaatimizce AYİM’de görevli subay üyeler ya kuruldan çıkarılmalı ya da bir daha idareye dönmeyecek şekilde emekli olana kadar atanmalıdır. Aksine görüşler bulunmakla birlikte, sebep unsurundaki hukuka aykırılıkların, yokluk oluşturabileceği kabul edilmektedir.[889] Disiplin cezaları bakımından sebep unsurunun yokluk hali sayılması, kanaatimizce maddi yokluk hallerinde söz konusu olabilir. AYİM Uygulamaları bakımından disiplin cezalarının şekil yönünden denetimini, savunma hakkı ve disiplin cezalarının tebliği alt başlıklarında incelenecektir.
Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdî faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri. MADDE 587- Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez. MADDE 581- Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kiraya verenin hapis hakkına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla burada da uygulanır.
- Yargılama usulündeki bu durumun adil yargılama ilkesini ihlal edip etmediği konusu AİHM tarafından tartışılmış Danıştay uygulaması hakkında Meral/ Türkiye davasında[691] AYİM uygulaması hakkında ise Dikel/Türkiye davasında[692] karara bağlanmıştır.
- Danıştay ise, tekerrüre esas alınan hususun ceza değil, fiil olduğu gerekçesiyle disiplin cezası af kanunu ile ortadan kalksa bile tekerrür bakımından etkisini sürdüreceğini kabul etmektedir[414].
- Askerî öğrenciler ile erbaş ve erler; oda hapsi cezasını belirli hapis odalarında topluca geçirirler.
- Maddesinde öngörülen geçici olarak tutuklamanın, muhatap olunan kişiyi hürriyetinden mahrum eden bir karar olduğu açıktır.
Verilen disiplin cezaları sıralı sicil amirine, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ayrıca Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme veya kademe ilerlemesini durdurma cezası verilenler, valilik, büyükelçilik, müsteşar, müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamazlar ve yine Bakanlar Kurulunca atanılacak bir göreve atanamazlar. AsCK’da şahsi hürriyeti tahdit eden cezalar[245] ağır hapis[246] ve hapis ve kısa hapis olarak sayılmış, kısa hapis cezaları da göz hapsi ve odda hapsi olarak belirlenmiştir. Subay, astsubay, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarma ve uzman erbaşlar hakkında, dört haftaya kadar göz hapsi cezası verilebilmektedir. Erbaş ve erlerin 24 saat kışlada bulunmaları zorunluluğu zaten bu cezanın infazını imkansız kılmaktadır.
Fıkrasında, disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisinin olmadığı, cezayı kabul veya reddedecekleri, ret halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbest olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükümle disiplin amirlerinin kendi yetki alanlarına ilişkin disiplin cezalarını vermede sahip oldukları takdir yetkisi, anılan kurullara karşı korunmuş olmaktadır[378]. Kurulların yetkisinin kendilerine önerilen cezayı ret ya da kabulle sınırlandırılması hatalıdır. Daha ağır bir cezayı uygulama yetkileri bulunan kurulların daha hafif cezaları haydi haydi uygulayabilmeleri gerekir[379]. 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununa tabi uzman jandarmaların mahkeme kararı ile rütbeleri geri alınabilir[243]. Maddesinde yer alan hüküm nedeniyle bu kanuna tabi uzman onbaşı ve uzman çavuşlar hakkında rütbenin geri alınması cezası tatbik olunamaz[244]. Maddesine bağlı EK-1 cetvelde disiplin cezalarının altında bu cezaların kimlere, hangi rütbe sahipleri tarafından ve ne kadar süreyle verilebileceği açıkça düzenlenmiştir.
Hizmete ilişkin olanlar dışında hiçbir ziyaret kabul edemezler. Göz hapsi cezalarında maaş ve diğer ödeneklerden kesinti yapılmaz. Memurun kabul edilebilir herhangi bir özrü olmadan görevine bir veya iki gün gelmemesi, aylıktan kesme cezasını gerektirir. Disiplin suçunu işleyen memurun ileri sürdüğü mazeretlerin özür olarak kabul edilip edilmeyeceğini disiplin amiri takdir edecektir[196]. “Meslek kuruluşlarına, MSB’lığınca yayımlanan listede adı bulunmayan derneklere veya spor kulüplerinin faal üyeliklerine girenler 10 günden 2 aya kadar oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılırlar” (477 SK m.60). Maddedeki “sövmek” ve “hakaret etmek” fiilleri TCK’nun 125. Maddesinde[148] düzenlenen “hakaret” suçu ile eşdeğer anlamdadır. Hakaret, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmektir. Asta isnat olunan somut fiilin gerçek olup olmamasının, hakaret suçunun oluşması bakımından bir önemi yoktur. Sövmek ise, bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmaktır.